Azur Kral - Light Novel

Azur Kral – Bölüm 161 – Zehir Ruhu Ejderhası

Azur Kral Kapak Foto

Azur Kral – Bölüm 161 – Zehir Ruhu Ejderhası

** 161 – Zehir Ruhu Ejderhası

Beş yüz bin kilometreden fazla olan alanın merkezine geldiğinde etrafında birkaç aura daha hissetti. Ancak bunlar canavar auraları değildi. İnsan aurasıydı. Bu insanlar bir süredir Gölge Ormanında olan avcılardı. Klanlardan gelen isteklere göre canavar avına ya da materyal bulmaya çıkan insanlardı. Bu insanlara toplayıcı deniyordu.

Hiç kimse toplayıcılar ile uğraşmak istemezdi çünkü bu insanlar sürekli klanlarla iş birliği yaptığından ve normal insanları asla girmek istemeyeceği yerlere girip çıkan insanlardı. Bu meslekleri sayesinde bu insanların sayısız kozu ve gizli silahları olurdu.

Genel anlamla her şeyde iyi olan toplayıcıların her türlü teknik türünü bildiğini ve o tekniklere uygun savunmaları olduğu söylenirdi. Bu yüzden asla kışkırtılmaması gereken insanlar arasında ilk sırada yer alırlardı.

“Hey! Abicim tüm işimizi mahvettin. Çok az kalmıştı biliyorsun! Tam o Kara Ölüm Gülü bitkisini almak üzereydim ama sen o lanet altın gölge yarasasını yüzünden bitki mahvoldu. Bitkiyi alamamakla kalmadık üstüne birçok kaynağımızı tüketmek zorunda kaldık. Seninle bir derdimiz yok ama kayıplarımızı telafi etmek zorundayız.”

Devasa alanın kenarında üç kişi belirdi. Birisi siyahi bir adamdı ve saçları daha önce hiç görmediği türden bir şekildeydi. Arkasında iki kişi daha vardı. Bu iki kişiden birisi iri yapılı bir adamken diğeri uzun boylu zarif bir kadındı. Siyahi adam liderleri gibi görünüyordu.

“Anlıyorum. O halde yapın. Benimle ne ilgisi var?”

“Hahaha! Ne kadar komik bir arkadaş. O yarasayı senin kışkırttığını herkes anlayabilir. O yüzden senin karşılamanı bekliyoruz.”

“Ah anlıyorum, anlıyorum. Peki sizin için ne yapabilirim? Biliyorsunuz gitmem gereken bir yer var da.”

“Oooh, mükemmel. Bir şey değil sadece gölge altın yarasasının çekirdeğini alsak yeterli olacaktır.”

“Çok üzgünüm. O çekirdeği kedim yedi.”

“Ne? Kedin mi yedi? Abicim bizimle dalga mı geçiyorsun?”

“Hayır. Gerçekten öyle. Size neden yalan söyleyeyim?”

“Bak genç dostum. Gençliğinin baharında görünüyorsun ve bizde bu baharını sonlandırmak istemeyiz. Altın gölge yarasasının çekirdeğini ver ve seni görmemiş gibi yapıp yolumuza gidelim.”

“Sana çekirdeği kedimin yediğini söyledim. Bunda bir yalan yok.”

“Ah! Anladım. Ölümle kur yapmayı seven bir arkadaşsın. O halde masraflarımızı zorla çıkartacağız.” Siyahi adam arkasına döndü ve “Alın.” Dedi. Kollarını birleştirdi ve kenardaki yıkılmış bir ağacın gövdesine oturup izlemeye başladı.

Bu toplayıcı grubun lideri Astral Alem dalgalanmaları yayan biriydi. Yani Ruhsal Alemin zirvesindeydi ve çoktan Astral Alem’e bir adım atmış, Astral Alem’den kavrayışlar kazanmıştı.

Diğer ikisi ise Ruhsal Alem’in 7. Seviyesine yeni geçmişlerdi. Auralarındaki dengesizlikten kısa zaman önce geçtikleri belliydi.

“Bu ekiminizle beni yenebilmenizin imkânı yok. Beni yenebilseniz bile benden en ufak bir parça şey bile alamazsınız.”

“Haha! Öyle mi küçük sıçan?” dedi uzun boylu zarif kadın. “Biz nerelerden neler çıkardık hayal bile edemezsin. Senin gibi bir sıçan ile baş edebilmek sorun olmayacak.”

Deniz Parvana bu ikisinin kendine bir zarar veremeyeceğinden emindi. Kendisini zorlayacak olan kişi liderleriydi.

İkili sağdan ve soldan Deniz Parvana’ya saldırıya geçti. Kadın kollarını sağa sola rastgele sallıyordu. Ancak Deniz Parvana’nın gözünden her elini sallamasında çevresine gözle görülmesi neredeyse imkânsız olan yapışkan örümcek ağları attığı kaçmamıştı.

Erkek olan ise aynı şekilde toprakta belirli yerleri bir tür teknik ile işaretliyordu. Deniz Parvana, yerinden kıpırdamayı reddediyordu. Kendisine birer kere saldırmalarına izin verecekti.

“Ne oldu küçük sıçan ölümüne korktuğundan kıpırdayamaz hale mi geldin? Hahaha!” dedi kadın. İkili iyice yaklaştıklarında tekniklerini kullanmaya hazırlanıyorlardı. İkisi de bir tür yakın dövüş ustası gibi görünüyordu. İkisi bacaklarında büyük miktarda Ki topladı.

Bir anda ortadan kayboldular ve aynı anda Deniz Parvana’nın bacaklarının arkasına ve göğsüne tekme attılar.

“Öl!”

Tekmeler hedefe ulaştığında büyük bir patlama oldu ve her yer toza büründü. Tozların içinden acı dolu bir haykırış yükseliyordu. Lider ilk anda Deniz Parvana’nın acı içinde kıvrandığını düşündü ama dikkatli dinlediğinde bu ses kadın takipçisinin sesi olduğunu anladı.

Deniz Parvana elini basitçe savurdu ve toz bulutu tamamen dağıldı.

“Sanırım en güçlü saldırınız buydu. Cık cık. En azından biraz acıtmasını bekliyordum.” Dedi ve kızıl yıldırım arkı içinde ortadan kayboldu.

“Ne! Kırmızı arklar mı?” siyahi lider bu kırmızı arkların ne olduğunu hemen anlamıştı. Birçok elektrik elementi vardı. Doğal olanları beyaz renkli oluyordu. Ancak kızıl renklisi çok üstün ateş elementi anlayışı olanlar tarafından yapılabiliyordu.

Deniz Parvana ortaya çıktığında iri olan, bacağı tamamen deforme olmuş erkeğin yanında ortaya çıktı. Böyle bir acıda bile sesini çıkartamıyor olmasından sesini kaybettiğini anlaması zor değildi.

Deniz Parvana elini direk adamın Ki Çekirdeğinin olduğu yere soktu ve adamın çekirdeğini çıkardı. Çekirdek kalp gibi bir organdı ve çıkarıldığında bir anlam ifade etmezdi. Ancak üç farklı yol ile çekirdek, kristalize haline gelirdi. Kişi ya Yükselişin Kıyametini aldığında dönüşüm geçirir ya yarı canavar soyundan olur ya da Deniz Parvana gibi bir canavar ile birleşirdi.

Çekirdek, kristalleştiğinde ne kadar küçük olursa olsun işe yarardı. Deniz Parvana’nın direk işine yaramıyor olsa da kedinin Ki Çekirdeklerini sevdiği belliydi.

Adamın Ki çekirdeğini aldıktan sonra vücudundaki kanı ve diğer değerli şeyleri de çektikten sonra kadının yanında ortaya çıktı.

“Dur! Tamam! Senden hiçbir şey istemiyorum ama onu öldürme.”

“Beni öldürmek istiyorsunuz ama ölümün kıyısına geldiğinizde öldürmemi istemiyor musunuz? Bu kadar saf mısınız?”

Deniz Parvana aynı şekilde kadını da öldürdü. Sevdiği kadının ölümünü gören siyahi adamın gözleri kan çanağına döndü.

Öfkesi öyle yükselmişti ki kısa sürede kontrolden çıktı. Önce gözleri tamamen beyazladı sonrasında kan kırmızısı oldu. Gözbebekleri görülmeyecek kadar küçüldükten sonra bembeyaz dikey hale geldi.

Bu siyahi liderin bir tür canavar evrimi olduğunu zaten anlamıştı. Siyahi adamın derisi yavaşça parçalanmaya başladı ve derisinin altından pullar çıkıp tüm bedenini sardı. Kuyruğu iyice uzadı ve kanatları çıktı. Pençeleri de tam olarak çıktığında bedensel olarak büyümeye başladı.

Bu hali ile bir ejderhaya benziyordu. Tamamen yeşil, kırmızı gözlü bir ejderha idi. Dönüşümün tamamladığında gökyüzüne doğru kükredi ve gökyüzünde büyükçe bir ejderha ortaya çıktı. Bu bir ejderha kükremesi etki alanı idi.

Ancak bu kükreme Deniz Parvana’yı bir nebze bile etkilemedi. Hatta ruhunun derinliklerinden gelen bir küçümseme hissetti. Rakibi de bir ejderha soyunu elde etmişti ama bu çok düşük seviye bir ejderha idi.

Safkan olmayan bir tür zehir ejderhasıydı.

“Heh! Sadece bir çöp! Sadece melezlerin melezi bir Zehir Ruhu Ejderhası. İçinde bir ejderhadan çok bir yılan aurası var.”

Siyahi lider, Deniz Parvana’nın yüzünde görmeyi beklediği korkuyu ve dehşeti göremedi. Aksine bir küçümseme ile kendisine bakıyordu.

Bir kere daha kükredikten sonra ağzını sonuna kadar açtı pis kokulu büyük bir zehir küresi oluşturdu. Bir zehir küresi de direk Deniz Parvana’ya gönderdi. Deniz Parvana, bu zehrin kendine bir zarar veremeyeceğini biliyordu ama bu pis kokuyu çekmek istemiyordu. Bu yüzden kaçındı.

Zehir Ruhu Ejderinin gönderdiği tüm zehirli saldırılardan kaçındı. Bu saldırılarından bir sonuç çıkmadığını gören lider keskin pençelerini çıkardı ve direk saldırıya geçti. Havada kükreyerek birkaç kere döndü ve büyük bir hızla dalışa geçti.

Pençelerini iyice gerdi ve Deniz Parvana’ya güçlü bir darbe vurdu.

********************************************************

Yazar’ın Köşesi 🙂

Yeni bölümler her Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri saat 09:00’da… (İnşallah 🙂 )

Umarım serinin ilerleyişini beğeniyorsunuzdur. Seri ve ilerleyiş hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum.

Sonunda yayın devam ediyor. Normalleşme süreci başladıktan sonra işe tekrar başladım ve ve yoğunluk nedeni ile bayram haftası yazı atamadım.

Bu sebeple bu hafta her gün yeni bölüm gelecek… 🙂 Bu da sondu. Haftaya normal düzenden devam inşallah. 🙂

Takipte kalın.

NOT: Arkadaşlar sitemizin tam ortasında yer alan Abone Ol kısmından abone olursanız her yazımızda mail alırsınız. Bu şekilde bir bölüm attığımda haberiniz olur. 😉 

Keyifli Okumalar…

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************

About Mustafa BÜKÜLMEZ

Boş zamanlarımın tümü bilgisayar karşısında geçer. Bilgisayar oyunlarından en sevdiğim oyun World Of Warcraft’tır. Daha sonra sırası ile half-life, minecraft, moba oyunları ve prince of persia serisidir ek olarak hemen her oyunu oynarım. Animelerde en genel anlamda fantastik türü anime-manga severim.

Related Posts

Bir cevap yazın