Neden Anime ?

Herkese merhabalar,

Geçenler de Kuhaku admin bir yazı yazmış. Animeler sıkıcı mıdır ?. Baktım. Biraz da kıskandım 🙂 . “O yazar da ben yazamam mı yani” dedim ve neden anime sorusunu kendimce yanıtlamak istedim.Umarım okurken eğlenirsiniz 🙂

25 yaşındayım ve bugüne kadar dizi film belki binlerce yapım izledim. Genellikle odam da vakit geçiren bir insan olarak izlemek benim için vakit geçirmenin altın madeni. İzlemeyi oldum olası sevmişimdir. En büyük etken tembel bir insan olmam da olabilir tabi 😀 Neden diğer yapımları izlemediğimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle Türk yapımları ile başlamak istiyorum. Türk dizilerini oldu olası sevememişimdir zaten. Entrika, fesatlık, kıskançlık krizleri pek bana göre değil açıkçası. Etrafımdan gözlemlediğim kadarıyla diziler gerçek hayatı o kadar etkiliyor ki, yakın çevrem ve arkadaşlarım hep bir entrika arayışı içerisindeler. Zamanlarının belli bir kısmı sessiz sakin geçse, hemen o anları bozmak ve aksiyon yaşamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Hatta yakın çevremden bir tanesi ” Kocam her istediğimi yapıyor çok sıkıcı” diye dert yanmıştı bana 😀 Filmler derseniz son yıllarda çıkan yapımların hepsi bel aşağısı komedisi yakalamaya çalışan, senaryonun yüzde 60’nı küfürün oluşturduğu kalitesiz yapımlar.Aralarından sıyrılan bir kaç güzel film var tabi. Onlar da maalesef yaklaşık bir buçuk saat dilimi içerisinde tükendikleri için genel talebimi karşılayamıyor tabi.Bu yüzden ilgimi çekmiyorlar.

Amerikan yapımları için konuşmak gerekirse filmler için çok kaliteli yapımlar var diyebilirim. Hatta bundan 7 sene öncesine kadar sadece yabancı filmler izlerdim. Hedefim 1000 filmi tamamlamaktı. Ergenlik işte 😀 Amerikan yapımlarını izleyince sadece bilim ve teknolojiden oluşan, duygudan yoksun, Amerika’nin yakaladığı teknolojiyi ve kahramanlıklarını anlatan yapımlar olduklarını farkettim. Zaten zamanla bütün kaliteli yapımları izliyorsunuz ve izlenecek bir şey kalmıyor. Dizilere gelince çok övmelerine rağmen nedense bir türlü ısınamadım. Senaryodan çok cinsellikle dikkat çekmek istedikleri için sanırım. Arkadaş tavsiyesiyle muhteşem olduğunu iddia ettiği bir diziye başladım. Yani ne diyebilirim ki insanlar artık sadece cinsellik ve küfür için yaşıyor sanırım. Tamam onlar da hayatın bir parçası bir şey demiyorum ama hayatın merkezine oturtmak bana anlamsız geliyor. Kısacası Amerikan yapımları da bir yere kadar diyelim.

Asya yapımlarına gelecek olursak. Amerikan ve Türk yapımlarına göre daha masum içerikli oldukları için daha izlenebilir diyebilirim. Özellikle senaryolar konularında ki seçimler oldukça ilgi çekici olabiliyor. Mesela bir diziden ses yönetmenliğinin aslında ne kadar önemli olduğunu öğrenmiştim. Daha önce sadece oyuncular, senarist ve yönetmen isimlerine dikkat ederdim. Fakat ses yönetmenliğinin yapımların yapı taşlarından biri olduğunu öğrendiğimden beri bütün ekip detaylarına dikkat eder oldum. Sıkılmamın nedeni ise bütün hikayelerin aynı doğrultu da ilerlemesi. Her aşk hikayesi aynı. Aynı konuşmalar, aynı mimikler, aynı espriler, aynı acılar. Bir yerden sonra dizinin her adımını tahmin eder hale geliyorsunuz. Kore ve Tayvan yapımları için hal böyleyken, Japon yapımı diziler için anime çevrimleri o kadar duygusuz oluyor ki izlerken animenin ne kadar sıcak olduğunu düşünüyorum . İnsanların soğuk kişiliğinden galiba dizileri çok resmi ve mesafeli oluyor. Hana Kimi ve bir kaç yapım dışında gerçekten hissederek oynayan oyuncular çok göremedim. Bu yüzden Asya yapımları da başlarda ilgi çekici olsa da sonradan rutine bağladığı için pek tercih edilebilir diyemiyorum maalesef.

 Hımmm.. Nasıl başlamam gerektiğine şu an karar veremedim 😀 İnanılmaz bir hayal dünyasını yansıttığı yadsınamaz bir gerçek. İnsanların rol alabileceği  kısıtlı dünyadan çok farklı. Mangakanın hayal gücüne bağlı olarak kısıtlanamayan yapımlar olduğu için seviyorum. İnsan olmadıkları için beni hayal kırıklığına uğratma ihtimallerinin olmamasını seviyorum. Gerçekten mükemmelliği yakaladıkları için seviyorum. Çizimlerinin sevimli ve havalı olmalarını seviyorum. İnsanların ulaşamadığı yetenekleri ve kişiliklere kolayca ulaşmalarını seviyorum. İyiliği ve kötülüğü kesin çizgilerle ayırmalarını seviyorum. Bir anlığına da olsa beni gerçekten dünyadan kopardıkları için seviyorum. Son zamanlar da bozulan her yapım gibi cinselliğe oldukça yönelmelerine rağmen umudumu kesmek istemiyorum.Çünkü bugüne kadar beni düşünmeye sevk eden yapımlar sadece animelerdi. Her sevdiğim yapımı izlediğimde bir şeyler keşfettiğimin farkına vardım. One Piece izlediğim zaman Eichiro Oda hakkında uzun uzun araştırma yaptım. Nasıl öyle bir hayal dünyasına sahip olduğunu merak ettim. Rainbow izlediğim zaman acının ve arkadaşlığın gerçekten ne olabileceği hakkında uzun uzun düşündüm. GTO izlediğim zaman belki düşünce ve davranışlarımı değiştirirsem aslında karşındakinin de değişebileceğini,  bazı sorunların benim yaklaşımımdan kaynaklanabileceğini ve hayatı eğlenceli yaşamanın aslında çok da zor olmadığını, Berserk izlediğim zaman olgunlaşmanın ne demek olduğunu , Naruto izlediğimde çalışmanın ve azmin seni yükseklere taşıyabileceğini öğrendim ve bunun gibi daha bir çok anime ve duygular hakkında keşfettiğim o kadar güzel bir dünya var ki. Yaklaşık 5 senedir bu güzel dünyadan kopamadım. Her izlediğim yapım beni daha fazla şaşırttı. Bugüne kadar binlerce yapım izleyen birisi olarak animelerin beni tatmin ettiğini söyleyebilirim.

Benim sebeplerim bunlar 🙂 Biraz da sizden bahsedelim 🙂